"Gölgelikde edemezsin derd-mendinle
karâr
Sen hümâsın dâ'imâ senin işin pervâz
olur"
Ben de bu ihtar üzre süzülürken,
salına salına Mükrimin Halil Bey’in kitaplığına konmuştum. Orada birazdan
tafsilatına ineceğim köşkün adresini, muhterem- lerden bir zat bileğime bağladı.
Emir üzerine bu kıymetli yolculuğa başladım. Vardığımda gerileme döneminde
zarifle- şen mimarimizin bu güzide örneği, tüm tarihiyle karşımda duruyordu.
Köşkün sofaya içli içli açılan
kapısıyla keskin bir Karaçam kokusu yüzüme vurdu. Daha girer girmez bu
havadan öyle etkilendim ki, kendi iç sesimle dahi adaba uygun konuşmaya
başladık. İki katında toplam yedi oda gezdim. Tek tek tüm duvarları, kanatları,
pencereleri inceledim. Keçe divanlar, kararmış bir maşrapa, mermi mekik dikiş
makinası, nişlerin içindeki bakır cezveler ve yanında birçok eşyadan fazlasıyla
etkilendim. Özellikle yastıkların üstüne serilen örtülerdeki işlemeler,
İngilizlerin ağrına gidecek bir zerafetteydi. Hele arkada küçük bir bahçesi
vardı ki çocukluğumun burada geçmesi için kötü bir yazgıya razı olabilirdim.
Fakat en çok dikkatimi celbeden; köşkün arka - güneş gören- cephesine yapılmış
kuş evi oldu.
Sultan Abdülhamit zamanında
memlekete gelen Fransız seyyah Castellan, seyahatnamesinde: "İstanbul’a
hububat, gemilerle gelir ve limanlara boşaltılır. Binlerce kuş boşaltmayı
bekleyip hücuma geçer. Onlar için çuvallar açılır ve Türk gümrüğünün harç
olarak aldığı miktardan fazlasını tüketirler." yazmıştır. Türk milletinin
hayvanlara karşı saygı ve merhameti gayrimüslimleri hayrete düşürecek mertebeye
varmıştı. Oluşan hissiyatın en değerli eserlerinden biri ise kuş evleridir. Bu
kuş evleri, merhametin mahsulü olarak imparatorluğun son döneminde neredeyse
tüm evlere, camii ve medreselere, devlet dairelerine yayılmıştı. Üstelik bu
köşkler öyle alelade düzeyde değil; başlı başına itina gerektiren, sanatsal
kaygı taşıyan eserlerdir. Daha çok yerleşeceği binanın küçük bir emsali
niteliğinde yapılır, bina ile aynı mimari özelliklere sahip olmasına gayret
edilirdi. Rüzgârın geliş yönü ve güneşin vuruş açısı dahi hesap edilerek
yapılan bu kuş evleri, ileri bir duyarlılık ve zahmetle yapılırdı. XXI.
Asrın modernleşme adına yaptığı estetikten yoksun yapılanmaların içinde şimdi
kaybolma noktasında kuş evleri.
Son zamanlarda Doğa Koruma ve
Milli Parklar 5. Bölge Müdürlüğü; “çatılara kiremit şeklinde kuş evi"
tasarısının hayata geçirildiğini ve pilot kentte kuş evleri bazı çatılarda
şimdiden uygulanmaya başlanırken, ilerleyen günlerde tasarının gidişatına göre
kuş evlerinin Türkiye genelinde uygulanması amaçlandığını açıkladı. Fakat ne
kadar estetik ne kadar tarihi olacak? Muamma. Yine de naçizane takdir etmemek
olmazdı.
İnsanlar şunu anlasınlar
istiyorum: Hayat büyük bir saçmalıktır. Onu ancak güzellikleri muhafaza ederek
değerli kılabiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder