Dükkân iki hece, Rıdvan’ım lâfta!
Hasan EJDERHA ile Casım bir
safta!
Bir de atölyeciler ve Üdeba, ser
divanda...
Halini düşünüp yanma
Rıdvan’ım!
Tayin mi? .. Belki... Daha emekli
olmadın!
Aziz Dost! Sitayişte bulunup da
“Dostum! Istanbul’u mesken mi tuttun? Gördün güzelleri, unuttun bizi”
demeyeceğim elbette. Bilirim ki sen Hasan EJDERHA’nın nazarında “darasız,
cilasız” bir adamsın. Vefa sende nişanedir.
Takvimler sen gittikten sonra iki
kez daha onikişubat gününün kurtuluş olduğunu kayda geçti. Şehrin tüm
mahallelerinden başlarında keşe, boyunlarında poşi, sırtlarında gömlek ve aba,
bellerinde kuşak, ayaklarında şalvar ve yemenisiyle Trabzon Caddesine gelen
çeteler 1920 yılının 12 Şubatındaki gaza aşkıyla Fransızları yeniden şehirden
kovdular. Gel gör ki aramızdaki yokluğuna çare bulamadılar.
Sen gittikten sonra Kahramanmaraş
değişti mi bilmiyorum. Çünkü sensiz Kanlıdere Caddesinden geçip sıralı ağaçlar
altında soluklanmıyorum.
Kocabaş Konağının önünden çocuk
bahçesine çıkmıyorum artık.
İt ürümezin tepesinden kaleye
nazır bir “hu” çekmiyorum.
Kuytu, sapa eski Maraş
mahallelerinde çıkmaz sokakların sükûtunu aramıyorum.
Çıkmaz diye girdiğimiz sokakların çıktığı
büyük meydanlardaki çocukların oynadığı oyunlara, eğlenceli gürültülerine
hasret duymuyorum.
Ecdat yadigârı eserlerin banilerinin
ve mimarlarının hayatlarını merak etmiyorum.
Yüzyıllık eserlerin taş duvarlarına ellerimi
sürüp de asırları aşmak istemiyorum.
Sütçü İmam’ın türbesini ziyaret
ettikten sonra ayaklarım artık beni Yeryüzü Sahaf’a götürmüyor. Mustafa ağabeyi
hep ihmal ediyorum. Ne bakkal önünde Niğde gazozu ısmarlıyorum, ne de şehrin en
meşhur mekânında kendime salep ısmarlıyorum. Sen Istanbul’dayken. Yani sen
yokken Maraş’ta gözden kayboluyor.
Şeyh Galip’in yoldaşı kıymetli
dostum! Sen gittikten sonra tek yaptığım imkân buldukça dükkâna gidip demlenmek
oluyor. Hasan ağabeyin yerli ve milli hikâyeleri ehl-i dükkânı demlenmeye hazır
hale getiriyor ilkin. Atölyeci gençler üdeba ile çuşa geliyor. Ahmet Doğan
İlbey ağabey her zamanki gibi girişte solda, hemen kapının yanında oturuyor. Ahmet
Doğan İlbey ağabeyi ne zaman kapının yanında oturuyor görsem, ashabı güzinin
namazda saf tuttuklarında “Rasulullah (s.a.v) saflarda bizi aramasın” diye
safta hep aynı yerde durmaları, geliyor aklıma. Enver Hoca polar battaniyesi
ile köşede istirahatinden ödün vermiyor. Ferhat tambur icrasında yol alma
gayretinde. Bir Cuma kapısı gecesi fahri hemşerim Mehmet YAŞAR’ın Antep’ten saz
ustası akrabaları gelmişti de dükkâna, Topal Abdo’nun uzun havasını
okumuşlardı. Uzun havada Topal Abdo’yu vuran kurşunlar yokluğunda dükkânın
tavanlarını vuruyorlardı.
Geçenlerde bilvesile Hasan EJDERHA ağabeyi
ziyarete gittim. “Ahh! Rıdvan’ım burada olsa kahvaltı yapardık” dedi, yaramı
kanatmak için. En çok da Mehmet YAŞAR mustaripmiş senin olmayışından. “Rıdvan Maraş’ta
vazifeliyken ne güzel hep patatesli börek ve bazlama yiyorduk” diye sitemde
bulunuyormuş. Yani sen gidince hallerinden hâllendiklerimiz de aç kalmaya
başladı.
Istanbul’da talim gören,
atölyeden ders arkadaşlarımız Enbiya, Miraç, Ensar ve Cihan’a rast geldim
dükkânda. Onları eyice tembihledim “Rıdvan ağabeyinizi Istanbul’da yalnız
komayasınız” diye. Onlar yola çıkarken her birine Ayetelkürsi okuyup üfledim.
Gelirken sana Maraş’ın o sevdiğimiz bahar yelini getirsinler, diye.
Gönlü baharda esen Maraş yeline
sevdalı kardeşim! Ehli dükkân ehli gureba’dır, malumun. Ne makam vardır ne de mevki.
Yoksa hiç koyarlar mıydı sahipsiz seni. Kahramanmaraş’a dönmek için Engürü’ye
yolladığın arzuhalinin sümen altında kalmasına hiçbirinin gönlü razı olmaz
elbet. Ama gel gör ki ehli dükkânın Engürü’de ne dayısı ne emmisi vardır,
pirimiz hacı Bayram’dan gayri.
Rıdvan’ım, sevinin, ümitler
serde!
Avdet etsen de sevinin, etmesen
de,
Sanma bu yalnızlık kalır
yeryüzünde!
Kahramanmaraş, elbet bizim,
elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış,
dükkân bizimdir!
Baki selam
ve muhabbetle...
18 Şubat 2019 Malik EJDER
türbesinde.
Könglü güzel kardeşim. benim ruhumun derinliklerinde kalan duygu ve sözleri dahi hatırlayıp kağıda dökmüşsün. bunu ancak senin gibi dost yapardı.
YanıtlaSil